Evet, önceki yazımda son kırk yılda tarım ve orman bakanlarının ülkemizde tarımı ve ormanları bitirmek için canla başla çalıştığını söylemiştim. Bunu neye dayanarak söylüyorum? 13 yıl önceki orman yangınlarını önleme tedbirlerinin gerisinde kalındığına ve hatta ormanlar yansın diye önlem alınmadığına dayanarak söylüyorum. Bu nasıl olur derseniz, 13 yıl önce bugün yazmış olduğum yazıya bakarak bakanların hiçbir sözünü yerine getirmediği gibi bugün o günlerin bile gerisine düşüldüğünü göreceksiniz.

 

YANGINLARIN SÖNDÜRÜLMESİNDE TEKNOLOJİ KULLANIMI

Önlem olarak, bir de yangınlarda teknolojinin yeteri kadar kullanılmadığını ve en geçerli önlemin teknolojiyi takip olduğunu söylemeye bilmem gerek var mıdır? Bizde bugün orman yangınlarını söndürmede teknoloji kullanımı, birkaç yıl öncesine kadar Osmanlıdaki tulumbacılık seviyesinin ilerisinde değildi. Bu günkü gelinen nokta da çok yetersizdir.

Çünkü orman yangını demek, bir ateş kütlesinin, rüzgâr hızıyla ilerlemesi demek olup ateşin önüne geçip, değil önünü kesmek, yerine göre ateşin yüz metre ilerisinden kaçıp da canınızı kurtarmak bile mümkün değildir. Ateşin önü ancak havadan güçlü ve sürekli bir müdahale ile kesilebilir.

Varın düşünün şimdi, 2000’li yıllara dek yanan ormanlarımızı ve bu yangınlara müdahale edecek bir helikopter filomuzun olmadığını. Bırakın filoyu 2000’lere kadar Antalya’da ormanın hiç helikopteri yoktu sanırım. Askerin kullanımdan çıkardığı ve bazı yeni düzenlemelerle yangın söndürmede kullanılması için vermeyi teklif ettiği helikopteri ise orman idaresinin, VİP olur düşüncesiyle kabul etmediği o yılları düşünün.

Geçen yıllara kadar da sanırım tek bir helikopteri vardı. Şimdi dört tane olduğunu duydum ve çok sevindim. Ama neden on tane değil. Helikopter çok mu pahalıdır, derseniz: kesin bir fikrim yok ama sanırım 90’lı yıllarda, hem de polis dul ve yetimleri için kurulan bir vakfın parasıyla, Emniyet Genel Müdürüne alınan bir zırhlı arabadan daha pahalı değilmiş.

Öyleyse koca bir ülkenin ve üzerinde yaşayan yetmiş milyon insanın ve sayısız bitkinin hayvanın akciğerleri, bir emniyet müdürünün yaşamı kadar değerli değil midir?

İstemeyiz ama Emniyet Genel Müdürü ölse binlerce yedeği bulunur. Fakat yanan akciğer geri gelir mi? Kaldı ki pahalı bile olsa bunun için mutlaka para bulunabilir. Ama orman idaresi bu güne dek halktan bu alanda bir yardım istememiştir. Tüm kurum ve kuruluşlar ağaçlandırmayı teşvik ederken, yangınlar göz ardı edilmiştir.

Nice zenginlerimiz servetlerini, Mehmetçik Vakfına, Polis Vakfına ve Türk Eğitim Vakfına bağışlamaktadır. Orman idaresi de yangın söndürme helikopteri ve uçağı alımı için bir vakıf kursa veya kampanya başlatsa, eminin hayırsever vatandaşlar, aynı duyarlılığı ormanların korunması için de göstereceklerdir.

Orman idaresi gündeme getirmese de, bağış yapabilecek insanlarımızın, şu andan itibaren bu alana el atmaları doğaya, yaşama ve insana yatırım yapmanın huzur ve mutluluğunu yaşamalarını sağlayacağına inanıyorum.

Eski Orman Bakanı ile yapılan bir mülakattan alınan aşağıdaki alıntı, bu alandaki yetersizliği ortaya koyduğu gibi, helikopter fiyatlarının da üç dört milyon dolar civarında olduğunu göstermektedir.

Bakan Pepe: … 6 tane kendi idaremizin helikopteri vardı. 4 tane Türk Hava Kuvvetleri’nden C-130 tipi uçak, 3 tane Jandarma Genel Komutanlığı’ndan helikopter ve THK’da tarım mücadelesinde kullanılan 15 tane uçaktan su atmaya yarayan 4 tanesi ve 1 tanesi de genel hizmetleri gören 3 tane filo kiraladık. Bunlar 15 helikopter yapıyordu. 2004 yılı için yaklaşık 20 helikopter almayı planlıyoruz. Şu andaki hedefimiz o.

Soru: Maliyeti ne kadar bunun?

Bakan Pepe: Zannediyorum 60 ile 80 milyon dolar arasında bir rakam. Ama şunu söyleyeyim. Bu sene helikopterlere 5 trilyon kira ödedik. 10 helikoptere 5 trilyon ödedik. Yaklaşık olarak 4 milyon dolar. Peki, arkadaşlar helikopter sayısı 20 olsaydı ne kadar ödeyecektik? 8 milyon dolar. 10 sene içinde kendisini geri ödüyor. Bir de tabi yapacak olduğu diğer hizmetler var.”  25.10.2003

Yukarıdaki söyleşiden anlaşıldığına göre, helikopter fiyatları üç-dört milyon dolar civarında görünmektedir. Daha pahalı bile olsa, bu ülke nerelere ne kadar gereksiz harcama yapmakta ve nerelerde ne kadar milyar dolarlar batırmaktadır.

Bu yüzden derhal, büyük bir yangın söndürme filosu oluşturulmalıdır. Örneğin bu filo yüz uçak olabilir ve toplam maliyeti de 300-400 milyon dolar eder. Bilemiyorum ama belki de bu, bir tane F18 fiyatı bile olmayabilir.

Aydın’ın, Muğla’nın, Antalya’nın, Mersin’in, Adana’nın onar tane yangın söndürme uçağı olsa ve yangın olan yere yirmisi, otuzu, aynı anda müdahale etse, yangının sönmesi için rüzgârın kesilmesini beklemeye gerek kalır mı? Yangının ilerlediği yönde on helikopter aynı anda ard-arda suyu dökse, yangın yayılmadan önlenemez mi? Fakat yolsuz ulaşımsız dağlarda, yangının önünü kesmenin havadan müdahale dışında hiçbir seçeneği yoktur. Ağustos 2008

“AB Arifesinde Çevre Sorunlarımız” adlı kitabımdan aynen aldığım yukarıdaki yazı da göstermektedir ki 2003’ten 2021’e yangın söndürmede uçak filosu ilerleyerek değil gerileyerek gelmiştir. Olay anında halkın öfkesini bastırmak için yapılan önlem vaatlerinin hiç biri yerine getirilmemiş ve bu yüzden milli servet kaybı bir tarafa, doğamız yaşanabilirliğini kaybetmektedir. Çünkü ormanlar dünyanın akciğerleridir ve akciğersiz yaşam mümkün değildir. Çünkü ormanları yok etmek, küresel ısınma denilen felakete, “Önce bize buyur” demektir; felaketi tetiklemektir.

Peki, orman yangınlarının söndürülmesi ve ormanların korunması konusunda şu anda durum nedir derseniz, Görüyorsunuz, her şey gözlerimizin önünde gerçekleşiyor. Ormanlar, hayvanlar, doğa ve insanlar devletlerin umurunda değil. Onlar devletlerin kaynaklarını lüks içinde yaşamak ve iktidarda kalmak için kullanıyor. Şimdiki durumu gelecek yazımda değerlendireceğim.