DÜŞÜNÜRLERİN DÜNYA BİRLİĞİ DÜŞÜNCELERİ 1
Dünyanın birliği fikri ilk çağlardan günümüze pek çok politikacı, sanatçı, sanayici işadamı ve bilim adamları tarafından gündeme getirilmiştir. Bu isteğin öncelikle ilk çağ krallarından geldiğini görüyoruz. Örneğin Mısır Kralları, Mezopotamya Kralları, Çin ve Japon imparatorları Güneşin doğup battığı, göğün altındaki her yeri yönetmeyi amaçlamışlardır.
Özellikle Büyük İskender bu yönde çok büyük bir başarı da göstermiştir. Bilindiği gibi Büyük İskender’in Doğu Seferinin amacı tüm dünyayı Grek-Pers kültürü etrafında birleştirmekti. Bu konuda çok büyük bir başarı sağladığı da söylenebilir. O zaman bilinen dünyanın yarıdan fazlasını tek bir yönetim altında toplamıştı.
Ama İskender’in asıl başarısı, doğu ve batı kültürlerinin karışımından yeni ve ortak bir kültürün, HELENİSTİK KÜLTÜRÜN ortaya çıkmasını sağlamasıdır. Bilindiği gibi Helenistik Kültür, kendinden önceki Mısır, Mezopotamya, Anadolu, Ege, Pers ve Orta Asya kültürlerinin bir sentezi olduğu gibi aynı zamanda bugünkü Batı Medeniyetinin de temeli ya da subasmanıdır.
İskender’den sonra Roma İmparatorluğu da hakim olduğu topraklarda bir dünya birliği örneğini sergilemiştir. Özellikle MÖ 27 yılından MS 180 yılına dek 200 seneyi aşan bir barış dönemi (Pax Romana) yönetimi altındaki topraklarda huzur ve her alanda çok büyük gelişmelere neden olmuştur.
Sonraki dönemlerde de dünya birliğini savunan pek çok düşünür ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazılarına kısa kısa değinmek gerekirse: "İşte, kardeşler için birlik içinde oturmak ne kadar iyi ve ne kadar hoş" diyen Dante’yi (1265-1321);küresel hükümeti, dünya barışını sağlayabilecek tek siyasi varlık olarak tanımlayan Mercurino di Gattinara’yı (1465-1530); küresel siyaset felsefesinin kurucularından, uluslararası hukukun öncüsü ve Dünya cumhuriyetinin tasarlayıcısı olan İspanyol filozof Francisco de Vitoria’yı (1483-1546) sayabiliriz.
Immanuel Kant: (1724-1804 ) Kant, doğa adamını kanunlarla sosyal bir yaşama zorlayan koşullar, ileride ulusların uluslararası toplumdan talep edeceği koşulların aynısıdır, diyor. Dünya birliği konusunda en önemli düşünürlerden birisi de Immanuel Kant’tır. Dünya barışının sağlanmasında dünya vatandaşlığının kurulmasını gerekli gören Kant 1795 te yazdığı “Sürekli barış: Felsefi bir eskiz” adlı makalesinde, savaş tehdidini kalıcı olarak ortadan kaldırmak, dünya çapında yeni ve kalıcı bir barış sürecini başlatmak ve insan ilişkilerinin düzenlenmesi için üç temel gereksinim ileri sürmektedir.
1-Her Devletin Sivil Anayasası Cumhuriyetçi Olmalıdır
2-Milletler Hukuku, Hür Devletler Federasyonu Üzerine Kurulacaktır.
3-Dünya Vatandaşlığı Yasası Evrensel Konukseverlik Koşullarıyla Sınırlandırılacaktır.
Kant tek dünya devletinin tiranlığa dönüşebileceği endişesini de taşıdığından dünya birliğini, hür devletler federasyonu olarak düşünmektedir.
Robert Kagan, ”Avrupa birlik oluşturarak Hobesian anarşinin hüküm sürdüğü ortamdan çıkarak, sürekli barışın hüküm sürdüğü Kant’çı dünyaya adım atmıştır. Bu yüzden Alman Aslanı ile Fransız koyunu yan yana yatabilmektedir” diyor.
Bilindiği gibi materyalist felsefenin savunucularından Thomas Hobbes, siyasette monarşiyi savunuyor ve tüm güçlerin tek merkezde toplanmasını istiyordu. Bu düşüncelerini dile getirdiği 1651 tarihli Leviathan adlı eseri, 20.yüzyılın ikinci yarısına dek Avrupa siyasetinin yol haritası olarak kabul edilmişti. Fakat sorunların barış içinde müzakere yoluyla, kurallara uygun olarak çözümünü savunan AB ile Hobesian anlayıştan Kant’çı anlayışa geçilmiştir.
Kant, Hobesian dünyanın kötülüklerine karşı bir dünya hükümeti kurulmasını savunuyor, fakat bunun diktatörleşmesi halinde hobesian anarşiden daha büyük bir anarşi doğurmasından korkuyordu. Robert Kagan’a göre Kant’ın korkup çözemediği sorunu Avrupa, ABD’nin sağladığı güvenlik sayesinde çözdü.
ABD’nin sağladığı güvenlik sayesinde Avrupa, barışı sağlamak için güce gereksinim duymadan Kantın savunduğu dünya hükümeti tezini en azından Batı Avrupa’da sağlamış bulunuyor.