Demokrasi, hak ve özgürlükler, avrupa birliğiyle bütünleşme, açılımlar yoluyla iç barış, dünya ile barış ve dünyaya entegrasyon, komşularla sıfır sorun gibi oldukça çağdaş ve insancıl söylemlerle iktidara gelen akp, 2013’lerden itibaren bu söylemlerinden vazgeçmeye, 2017’lerden sonra da şerri bir monarşi yönünde hızla yol almaya başlamıştır. Türk yerine osmanlı, türk milleti yerine islam ümmeti, cumhuriyet yerine şerri saltanat, parti çevreleri ve cemaatler aracılığıyla dile getirilmekte ve akp de susarak bunu onayladığını ortaya koymaktadır.
Söylentiler yeni osmanlıdan, islam halifeliğine dek uzanmaktadır. Ama öte yandan akp’nin ihvancı politikaları nedeniyle islam ülkelerinin %90’nı ile arası açıktır. Ayrıca islam ülkelerini de doğru değerlendiremediğini düşünüyorum. Şu anda islam ülkelerinin tamamına yakını, adeta ingiltere, abd ve fransa’nın ekonomik ve siyasi vesayeti altındadır. Onun için halife seçiminde müslüman erdoğan ile hristiyan ingiltere kraliçesi aday olsalar açık ara farkla hıristiyan kraliçe islam halifesi seçilir diye düşünüyorum.
Bu yüzden ihvancı akp, cumhuriyete, onun kurucusuna ve cumhuriyet kurumlarına karşı önce gizliden sonra aleni bir savaş başlatmıştır. Türk hava kurumuna (thk) yapılanlar da bu durumun kanıtlarından birisi olduğunu göstermektedir.
Atatürk’ün emriyle 16 şubat 1925’te türkiye’de havacılık sanayiini kurmak, askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak amacıyla kurulan türk tayyare cemiyeti, 1935 yılında thk adını aldı.
Kurumun başlıca gelir kaynakları üye aidatları, kurban derisi, fitre, zekât toplama; pul satışı, kurum işletmelerinin etkinliklerinden elde edilen gelirlerdir. Ayrıca atatürk 1935’te on bin lira para ile nutuk adlı eserinin gelirlerini de thk’na bağışlamıştır. Thk orman yangınlarını söndürmek dışında neler yapmıştır diye baktığımız zaman uçak üretimi bile yaptığını görüyoruz.
Türk hava kurumunun akköprü planör atölyesinde 1940 yılına kadar yüzlerce planör üretimi, motor ve planör onarımları yapılmış olup 1940 yılı sonlarında burada sınırlı bir kadroyla çalışan atölye fabrika haline getirilerek ingiliz miles magister eğitim uçaklarının seri montajına başlandı. 1939’da ıı. Dünya savaşı öncesinde etimesgut uçak fabrikası kuruldu. 1944 yılında üretime geçerek, magister uçaklarının yanı sıra thk planörleri ile thk eğitim, sağlık ve nakliye uçakları üretildi. Türkiye’nin ilk motor fabrikası da gazi orman çiftliğinde thk tarafından kuruldu. 1951 yılına kadar faaliyette olan fabrika, aynı yıl makina ve kimya endüstrisi kurumuna devredildiyse de 1952 yılında kapatıldı. Ama thk 2010 yılında vakıf haline getirilene dek büyük başarılara imza atarak ilerledi.
Vakıf haline geldikten sonra (fitre, zekat, kurban derisi gibi) gelirlerinin kesilmesi, kötü yönetim, bütçeden pay verilmemesi ve dünyada eşi emsali görülmemiş tefeci faizinin de üstünde yüzde 32 faizle dolar kredisi aldırarak borç batağına sokulması ve yolsuzluklarla kurum batağa sürüklendi. Kurum genel müdürü osman yıldırım tutuklandıysa da dava sürüncemede kaldı. Ve en son darbe de tarım orman bakanından geldi. Altısı kullanıma hazır dokuz uçağı olan kurum ihaleye alınmadı. Tüm bunların arkasında yatan iki temel neden, ilki türk ve atatürk karşıtlığı, ikincisi kurumun sahip olduğu 1000’den fazla taşınmazını ele geçirmek açgözlülüğü. Yani ülkenin ormanları yanıp yok oluyormuş, thk uçakları ve deneyimli pilotlarıyla yangınlar daha erken söndürülebilecekmiş bunlar kişisel çıkarlara odaklı politika ve politikacıların umurunda olmamaktadır.
Her yıl ormanlarımız içindeki canlılarla birlikte cayır cayır yanarken, thk uçaklarının dışlanmasına halk tepki gösterince orman bakanı ile cumhurbaşkanı, thk uçaklarının uçması olanaksız hurda olduklarını söylediler. Sivil havacılık genel müdürlüğünün verdiği uçuş belgeleri gösterilince, bu kez ihaleye 5000 litre koşulunu koydular. 100 litre eksik su taşıyor diye ihale dışı kalan thk uçaklarından faydalanılması yönünde baskılar artınca bu kez dört milyon dolarlık bir bakım gerekiyor dediler.
Cumhurbaşkanının 13 uçağı olan bir ülkede, yüzlerce bürokratının üç dört yerden maaş aldığı bir ülkede, karadeniz bölgesindeki sel felaketine üç bakanı aynı gün üç ayrı uçakla giden bir ülkede, cumhurbaşkanının örtülü ödenekten ocak-haziran 2021 arası altı ayda 1 milyar 348 milyon tl harcadığı bir ülkede 4 milyon doların yokluğuna sığınmak ne komik bir gerekçedir. Oysa yurt millet ve tabiat sevgisi olan bir yönetin değil 4 milyon, 4 milyar bile olsa öncelikle bu eksiği tamamlar. Çünkü yanan ormanın maddi değeri 400 milyarı aşmakla beraber doğal kaybı maddi olarak ölçmek olanaksızdır. İşte bu yüzden dünya birleşmeli ve ülkelerini sömürüp lüks içinde halkın alın terini keyfine göre savuran, ülkesinin doğasını korumayan yönetimlere son verilmeli ve tüm ülkelerin, yani tüm dünyanın doğası tek merkezden yönetilmelidir.
*başlangıçta ab ile bütünleşmeyi, laik ve demokratik cumhuriyeti savunan akp 2013’lerden sonra otokratlaşmaya ve 2017 sonrasında da şerri bir oligarşiye yönelmiştir.
*tek adamlı şeriat özlemlerine engel gördüğü için atatürk ilke ve devrimlerine karşı savaş açmıştır.
*bu yüzden laik demokratik ülkelerden soyutlanırken, ihvanci politikaları nedeniyle islam ülkeleri arasında da yer bulamayıp yalnız kalmıştır.
*atatürk’ün kurduğu thk’nu çeşitli bahanelerle dışlaması ülke ormanlarının çok büyük zarar görmesine neden olmuştur.