Sınıf temelli sistemlere gelince, insanların dini, mesleki, ekonomik ve sosyal yapısına göre oluşturulan sınıf temelli sistemler de bırakın insanlığı mutlu etmeyi, mutsuzluğu sınıflara dağıtarak ebedileştirmiştir. Sınıf temelli yönetimler içinde 20. Yy.da yaygınlaşan işçi sınıfı diktatörlüğü de aslında yeni bir sistem değildir. Günümüzden binlerce yıl önce hindistan’da din adamlarının acımasız dayatmalarıyla brahman kşatriya, vaysiya, südra ve paryalar olarak sınıflara ayrılmıştı.

Aslında bu sınıflandırmalar çok farklı sistemler gibi görünse de sonuçta her sınıftan halk, hakim gücün inisiyatifine bırakılmıştır. Örneğin komünist sistemdeki isçi sınıfı diktatörü, stalin, mao ve pol pot’un, brahmanlardan veya mısır firavunundan daha adil, daha insancıl ve daha insaflı olduğunu ileri sürmek bilmem ne kadar olanaklıdır?

Görüldüğü gibi mevcut dünya devletler sisteminde, sınıf temelli sosyalist ve komünist sistemlerle de dünyayı kurtarma olanağı yoktur. Hiç bir sistem teorideki kadar berrak faydalı, iyi güzel ve doğru olmuyor. Pratikte her şey tersine çevrilerek diktatörlüğe ve kanlı katliamlara dönüşüyor.

Örneğin 20. Yüzyılda komünist sistemlerde yapılan soykırım ve katliamların, kapitalist ve faşist sistemlerdekini neredeyse ikiye katlayacak kadar çok olması komünizmin de bir çıkış yolu olmadığını göstermektedir. Çünkü bataklık, yani kötülüğün kaynağı kurutulmadan adil, güvenli, sağlıklı ve mutlu bir dünyaya ulaşmak olanaksızdır.

Kötülüğün kaynağı ise dünyanın bölünmüşlüğü yani dünya devletler sistemidir. Çünkü dünya devletler sistemi demek, savaş demektir. Çünkü bu sistem ayrışmacı, çatışmacı ve yarışmacı bir sistemdir. Her devlet kendi çıkarı için başkalarının kötülüğünü istemektedir. Ve bu durum doğru, haklı ve olağan bir hal olarak kabul edilmektedir. Herkesin kötülük istediği bir dünyayada da elbette kötülük egemen olacaktır.

Onun için bu dünya kötülük temelli bir dünyadır. Dünyada birden çok devlet olduğu sürece bu ayrıştırma, çatışma, yarışma gibi tüm kötülükler ve dolaysıyla savaş devam edecektir. Çünkü ayrışma, yarışma ve çatışma insanı sevgisizliğe, karanlığa, kine, nefrete, şeytana ve kötüye götürür.

Günümüzde renk, ırk, dil, din, devlet, düşünce ve kültür her şey ayrıştırma aracı olarak kullanılmaktadır. Çünkü devletler insanlığın birleşip bütünleşmesinden korkmaktadır. İnsanları bir birinden uzaklaştırmak ve düşmanlıkları körüklemek için insanlar devlet içinde ve devletlerarası ortamda sürekli çatışma içinde tutulmaktadır. Ayrıştırma ve çatıştırma elbette ki bir ayakta kalma savaşı olup tüm kaynakların seferber edildiği bir yarışmanın temellerini oluşturmaktadır.

Çünkü çatışmalar silah sektörlerinin büyümesi ve semirmesini de sağlamaktadır. Silah sektörü (sermaye) ve silahı kullanarak geçimini sağlayan askeri sınıflar; bilgi, para ve bilek gücüne de sahip olup dünyaya istedikleri her şeyi dayatabilmektedir.

Baş döndüren bir yarışma ortamında dünya, doğa ve insan hiç bir şeyin önemi kalmıyor. Yaşamın amacı sadece öldürmek haline dönüşüyor. Düşmanı öldürmek... Ele geçirmek istediğin her şey düşman. Dağlar, doğa, insan düşman… dağları, insanı doğayı öldürmek! Sistem artık ölüm için ölümüne kutsanmış bir mücadeledir. Ölüm artık bu sistemde, gerçek anlamını kaybederek, vatanseverliğe, şehitliğe, kahramanlığa dönüşerek türkülerin nakaratı haline gelmektedir.

Yarışta geri kalmamak için doğayı hesapsız kitapsız tüketmek, yakıp yıkmak ve kirletmek, doğayı bitme noktasına getirmek, sıradan gündelik bir iş haline gelmektedir. Dünya bu tüketim ve kirlenmeye ne kadar dayanabilir, tam kestirilemese de bunun çok uzun sürmeyeceği ortadadır.

Yani bu sistemlerin sonucunda dünya bugün yaşanabirlirlik aşamasının son noktasına gelmiştir. Bu sistemin aynen devamı halinde dünyanın ömrünün 100 yıldan ötesi karanlık görünmektedir. Bugünkü koşullar devam ederse yüzyıl sürmesi de tehlikededir.

*sınıf temelli sosyalist ve komünist sistemler de diktatörlüğe ve kanlı katliamlara dönüşerek iflas etmiştir.

*her devlet kendi çıkarı için başkalarının kötülüğünü isterse elbette herkesin kötülük istediği bir dünyaya kötülük egemen olacaktır.

*kötülüğün kaynağı ayrışmacı, çatışmacı ve yarışmacı sevgisiz devletler sistemdir.