ORMANLAR NEDEN YANDI? THK NASIL DIŞLANDI?

Geçmiş yıllarda orman yangınları, genellikle dikkatsizlik ve çıkar amaçlı kasıtlı yangınlar olarak gündeme gelirdi. Bu yıl ilk defa küresel ısınma ve iklim değişikliği yangın nedenleri arasında yer aldı. Elbette ki burada küresel ısınma ve iklim değişikliğinin rolü büyük. Ama nedense aynı Akdeniz iklim kuşağındaki Yunanistan ve İtalya’da yangın sayısı ve yanan orman alanı bizdeki yanan alanla karşılaştırılamayacak kadar az olduğu gibi yangınla mücadeleleri de gerçek bir yurt savunması gibiydi. Bizde ise yangınlara yurt savunmasından çok partisel savunma ve çıkarlar açısından yaklaşılmış, yanan orman, yanan hayvan ve bozulan doğal dengeler yönetenlerin umurunda olmamıştır.
 
Büşra Özyüksel tuicakademi.org’daki yazısında AB üyesi olan Yunanistan ve İtalya’da yangın anında “iyi yönetişim” uygulanmasından söz ederek, bizde iyi yönetişimin BM’ler tarafından kabul edilmiş sekiz kriterin çoğuna uyulmadığını belirtmektedir.

Özyüksel yazısında “Türkiye’de çıkan yangınları bu kriterler çerçevesinde değerlendirdiğimizde eksikliği fark edilen noktalar “etkinlik ve verimlilik”; “hesap verebilirlik”; “şeffaflık”; ve “cevaplanabilirlik” olarak ortaya çıkmaktadır. Tek tek kriterlere bakıldığında yangınlar başlar başlamaz anında müdahale edilememesi ve merkeze bağımlılık yangınların daha da büyümesine ve yayılmasına sebep olmuştur” diyor.  
Elbette böyle olması da doğaldır, çünkü bakanlar cumhurbaşkanının sekreteyası gibi çalıştığından yangın gibi acil bir durum için bile cumhurbaşkanının emrini beklemektedir.

Yine aynı yazıda “THK’nın elinde var olan imkânların “yetersizliği” ve bu eksiklikler sorgulandığında yöneticilerin açıkça eksik kaldıkları noktaları dile getirememeleri ve hatta konuyu çarpıtmaları ise hem hesap verebilirlik hem de şeffaflık ve “neden yangınlar zamanında söndürülemedi ve bu kadar büyük zarara yol açtı?” sorusuna cevap verilememesi, yukarıda sayılan kriterlere göre Türkiye yönetiminin yangınlara müdahale konusunda “iyi yönetişim” gösteremediği belirtilmektedir.

Görüldüğü gibi yangın nedenleri her ne olursa olsun, yönetimin gerek önlemler, gerek kriz yönetimi ve gerekse yangını söndürme konusunda isteksiz davranması, yangınların çıkmasında, ihmalin ötesinde adeta yangın çıksın diye istekli davranmış olabileceği gibi olmayasıya ihtimalleri bile akla getirmektedir.

Dikkat çeken bir başka husus ise gazeteci Tuncay Mollaveyisoğlu’na göre Orman Genel Müdürlüğünün yangın söndürme işini 2019 yılında özelleştirerek yandaş bir firmaya vermiş olmasıdır. Bu sisteme itirazlar yükselince 2021’de yangın söndürme işi ihaleye çıkarındı.
Ama 4900 litre su kapasiteli THK uçaklarını ihaleye sokmamak için ihale şartnamesine 5000 litre su taşıma kapasitesi koşulu konularak THK uçaklarının ihaleye girmesi önlenmiş oldu. İhaleye dört firma katıldığı halde ihale en yüksek teklif veren firmaya verilmiştir.

*Sonuçta yangınların önlenmesi ve söndürülmesi iyi yönetilememiş, hatta olabilecek en kötü yönetim örneği sergilenmiştir.

*Devletin tarımına, ormanına değil, devletten yandaşa para aktarmak ve siyasal çıkarların daha önemli olduğu görülmüştür.

*İktidarın Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığı yüzünden THK uçaklarını kullanmaması, değeri lirayla, dolarla ölçülemeyecek büyüklüklerde kayıplara neden olmuştur.